...Kadınada dedektiflik teklifi gelmişti.Ve...evet ismini bulmasını istiyordu.Kadına her şeyi söyledim.Mektupa adının "Selin" olfuğunu yazıp,27 numaralı mektup kutusuna atdık.Daha her şeyden habersizdim.Yolda kendinden geçmiş,sarhoş birini gördük.Bize bulaşmaz diye düşündük,ama bu düşünce hayatımızın sonunu getirmişdi.Kadın yanında cüzdanıve bir kart getirmişdi.Anlaşılan kartı sardığı için önemliydi.Sarhoş adam anlaşılmayan bir səslə dedi:
-Şimdi.. Güzel kızlar yürüyün patronumun yanına hadii
-Sen kimsin bee! Hadı kaçalim abla.
Biz kaçsakta adam durmuyordu.Birden..hayır ..olamaz..Lusya..Abla Lusya yok..Arkamı çöndüm.Hayatımda böyle korkunç, dehşetli bir manzara görmemişdim.Sarhoş dediyim adam Lusyanın boğazına bıçak direyib bana taraf bakıyordu.Böyle gözü dönmüş birini görmemişdim.
-Bu kızımı arıyorsun?
-Bırak onu! Lusya ablacım merak etme seni kurtarıcam.
-Demek Lusya.O zaman Ferit yakala bu kızla yanındaki kadını.
Lusyaya bir şey tapar diye kaçamadım.Düşündümki, beni yakalarsa,Lusyayla aynı yerde tutar.Ama bu düşünceye sahip olmamalıydım.Çünki bu daha başlanğıçtı...
Ferit denilen yalaka beni yakaladı.Kendimde farketmeden bayılmışım.Uyandığımda bir odada yalnızdım.Sadece su,tualet,sandalye,yemek ve baktaniye vardı.Odada yardımıma dokunacak bir şey aramaya vaktim yoktu.Lusyaya bir şey olmuş ola bilirdi.Belkide...Dedəktif romanları okuduğumdan kaça bilmek benim için çok kolay olmalıydı.Ama nasıl?..
Artık düşünmekden yorulmuşum.Odayı gezerken ayağım sandalyeye takıldı,düştüm.Saçımdan bir şey yere düştü.Bu tel tokaydı.Tabi ya...Tel Toka...
Kapıya yakınlaşdım.Tokayı kıvırdım,eydim."Tık" diye ses geldi...